NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
17 - (2170) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا:
حدثنا أبو
أسامة عن
هشام، عن
أبيه، عن عائشة.
قالت:
خرجت
سودة، بعد ما
ضرب عليها
الحجاب،
لتقضي حاجتها.
وكانت امرأة
جسيمة تفرع
النساء جسما.
لا تخفى على
من يعرفها.
فرآها عمر بن
الخطاب. فقال:
يا سودة!
والله! ما
تخفين علينا.
فانظري كيف تخرجين.
قالت: فانكفأت
راجعة ورسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
بيتي. وإنه
ليتعشى وفي
يده عرق.
فدخلت فقالت:
يا رسول الله!
إني خرجت.
فقال لي عمر:
كذا وكذا. قالت
فأوحي إليه.
ثم رفع عنه
وإن العرق في
يده ما وضعه.
فقال "إنه قد
أذن لكن أن
تخرجن
لحاجتكن".
وفي رواية
أبي بكر: يفرع
النساء جسمها.
زاد أبو بكر
في حديثه:
فقال هشام:
يعني البراز.
[ش
(جسيمة) أي
عظيمة الجسم.
(تفرع
النساء) أي
تطولهن فتكون
أطول منهن.
والفارع
المرتفع
العالي.
(لا
تخفى على من
يعرفها) يعني
لا تخفى، إذا
كانت متلففة
في ثيابها
ومرطها، في
ظلمة الليل ونحوها،
على من سبقت له
معرفة طولها،
لانفرادها
بذلك.
(عرق)
هو العظم الذي
عليه بقية لحم.
(البراز)
بفتح الباء،
هو الموضع
البارز الظاهر.
وقد قال
الجوهري في
الصحاح:
البراز، بكسر
الباء، هو
الغائط. وهذا
أشبه أن يكون
المراد هنا.
فإن مراد هشام
بقوله: يعني
البراز،
تفسير قوله
صلى الله عليه
وسلم "قد أذن
لكن أن تخرجن
لحاجتكن" فقال
هشام: المراد
بحاجتهن
الخروج
للغائط، لا لكل
حاجة من أمور
المعايش].
{17}
Bize Ebû Bekr b. Ebî
Şeyle ile Ebû Küreyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ubeydullah Nâfi'den, o
da İbni Ömer'den, o da Aişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş:
Üzerine perde
çekildikten sonra Sevde hacetini görmek için dışarı çıktı. Kendisi cismen bütün
kadınlardan uzun, vücutlu bir kadındı. Kendisini tanıyanlara gizli kalmazdı.
Onu Ömer b. Hattâb gördü ve :
— Yâ Sevde!
Vallahi bizden gizlenemiyorsun! Nasıl dışarı çıkacağına bir bak! dedi.
Bunun üzerine Sevde hemen bozularak geri döndü. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) benim evimde idi. Kendisi akşam yemeği yiyordu. Elinde bir kemik
vardı. Sevde içeri girerek:
— Yâ Resûlallah! Ben dışarı çıktım da, Ömer
bana şöyle şöyle (lâf-laf) söyledi,
dedi. Az sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e vahiy geldi. Sonra
kendisinden (o ağırlık) kaldırıldı. Kemik hâlâ elinde idi. Onu bırakmamıştı.
«Gerçekten hal şu ki,
size hacetiniz için dışarı çıkmanıza izin verildi.» buyurdular.
Ebû Bekr'in rivayetinde:
«Cismi bütün kadınlardan uzundu» cümlesi vardır. Ebû Bekr kendi hadîsinde:
«Hişâm, yâni helaya, dedi.» cümlesini ziyade etti.
17-م - (2170) وحدثناه
أبو كريب.
حدثنا ابن
نمير. حدثنا هشام،
بهذا
الإسناد،
وقال: وكانت
امرأة يفرع الناس
جسمها. قال:
وإنه ليتعشى.
{m-17}
Bu hadîsi bize Ebû
Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize
Hişam bu İsnadla rivayette bulundu. Ve:
«Sevde vücudu bütün
insanlardan uzun bir kadındı.» dedi. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
hakkında da: «O akşam yemeği yiyordu.» dedi.
17-م 2 - (2170) وحدثنيه
سويد بن سعيد.
حدثنا علي بن
مسهر عن هشام،
بهذا الإسناد.
{m-17-2}
Bu hadîsi bana Süveyd b.
Saîd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Ali b. Müshir, Hişam'dan, bu isnadla
rivayet etti.
18 - (2170) حدثنا
عبدالملك بن
شعيب بن
الليث. حدثني
أبي عن جدي.
حدثني عقيل بن
خالد عن ابن
شهاب، عن عروة
بن الزبير، عن
عائشة؛
أن
أزواج رسول
الله صلى الله
عليه وسلم كن
يخرجن
بالليل، إذا تبرزن،
إلى المناصع
وهو صعيد
أفيح. وكان
عمر بن الخطاب
يقول لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
احجب نساءك.
فلم يكن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يفعل. فخرجت
سودة بنت
زمعة، زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم ليلة من
الليالي،
عشاء. وكانت
امرأة طويلة.
فناداها عمر:
ألا قد عرفناك.
يا سودة! حرصا
على أن ينزل
الحجاب.
قالت عائشة:
فأنزل الله عز
وجل الحجاب.
[ش
(تبرزن) أي
أردن الخروج
لقضاء الحاجة.
(المناصع)
جمع منصع.
وهذه المناصع
مواضع. قال الأزهري:
أراها مواضع
خارج
المدينة، وهو
مقتضى قوله في
الحديث: وهو
صعيد أفيح. أي
أرض متسعة.
(أفيح)
الأفيح
المكان
الواسع].
{18}
Bize Abdül-Melik b.
Şuayb b. Leys rivayet etti. (Dediki): Bana babam dedemden rivayet etti.
(Demişki): Bana Ukayl b. Hâlid, İbni Şihab'dan, o da Urve b. Zübeyr'den, o da
Âişe'den naklen rivayet ettiki:
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in zevceleri helaya gitmek istedikleri zaman geceleyin
menâsıa çıkarlardı, orası geniş bir yerdi
Ömer b. Hattab da
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e: Kadınlarını ört! diyordu. Ama
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu yapmıyordu. Derken Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Sevde binti Zem'a gecelerden bir gece
yatsı zamanı dışarı çıktı. Kendisi uzun bir kadındı. Ömer ona seslendi:
— Dikkat!.. Seni tanıdık
yâ Sevde! (Ömer bunu) tesettür emri indirilsin diye (yaptı).
Âişe:
«Bunun üzerine Allah
(Azze ve Ceile) tesettürü İndirdi.» demiş.
18-م - (2170) حدثنا
عمرو الناقد.
حدثنا يعقوب
بن إبراهيم بن
سعد. حدثنا
أبي عن صالح،
عن ابن شهاب،
بهذا
الإسناد،
نحوه
{m-18}
Bize Amru'n-Nakıd
rivayet etti. (Dediki): Bize Yâkub b. İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki):
Bize babam, Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan bu isnadla bu hadîsin benzerini
rivayet etti.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî
«Taharet» ve «Tefsir» bahislerinde tahrîc etmiştir.
Menâsi: Yerler mânâsına
gelir. Bu yerlerin şimdiki helaların yerini tuttuğu anlaşılıyor. Hişam :
«Kadınların hacetleri için dışarı çıkmasından murad helaya gitmek için
çıkmalarıdır. Maişet derdine ait her hacet için çıkmaları değildîr.>
demiştir. Bu hadise hicab âyeti inmezden önce vuku bulmuştur. Kirmânî'ye göre
iki defa vâki olması muhtemel. Bâzıları birinci hicabda ikinci hicabın başka başka
şeyler olduğunu söylemişlerdir. Bu meselenin hülâsası şudurki: Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in zevcelerini ecnebi erkeklerin görmesi Hz. Ömer'in kalbinde
nefret uyandırmış. Ona kadınlarını örtmesini söylemiş. Hicab âyeti ininceye
kadar bunu birkaç defa tekrar ve te'kid etmiştir. Sonra ezvacı tâbiratın
örtünmüş dahî olsalar meydana çıkmamalarını, şahıslarının kat'iyen
görünmemesini istemiştir.
Bu babda zikredilen
hadîslerin hepsi tesettüre delâlet etmektedir. Buradaki Hz. Âişe hadîsinde
sarahaten zikredilmemişse de zımnen yine anlaşılmaktadır. Kaadî İyâd:
«Örtünmenin farz olması Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın zevcelerine
mahsûs hükümlerdendir. Onların yüz ve ellerini örtmeleri bilittifak farzdır. Bu
yerleri şahitlik esnasında veya başka hususta açmaları caiz değildir. Helaya
gitmek gibi bir zaruret olmadıkça örtünmüş bile obalar şahıslarını göstermeleri
caiz değildir. Nitekim Hz. Hafsa hadîsinde vârid olduğu üzere Ömer (Radiyallahu
anh) vefat edince Hafsa'yi şahsı görünmesin diye kadınlar örtmüş; Zeyneb
(Radiyallahu anha) vefat edince şahsı görülmesin diye naşının üzerine çadır
kurulmuştur.» demiştir. Aynî bu sözleri naklettikten sonra şunları söylemişti :
«Başka kadınların kılık kıyafetleri pejmürde olmak sert ve kaba giyinmek, koku
sürünmemek, azaları örtülmek ve zinetlenip kırıtmamak, seslerini de kaldırmamak
şartiyle muhtaç oldukları işleri için dışarı çıkmalarının caiz olduğunda hilaf
yoktur.